Yaygın Gelişimsel Bozukluk

“Yaygın” terimi geniş ve farklı alanlardaki sorunları, “gelişimsel” terimi ise sosyal ilişki ve iletişim alanlarını da kapsayan çoklu gelişimsel yetersizlikleri ifade etmektedir.

 

Otizm, 1980 yılında ilk kez Yaygın Gelişimsel Bozukluklar genel başlığı altında yer almıştır.

DSM-IV’de Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Sınıflaması:

 

Otizm, çocukluk şizofrenisi/ psikozlardan farklı bir sorundur. Çocuklukta/ergenlikte başlayan psikozda, sorun öncesi dönemde normal ya da normale yakın işlev söz konusu iken daha sonra gerçeği değerlendirme bozulur. Otizmde ise, yaşamın erken dönemlerinde sorun başlar ve gelişimsel süreçte ağır anomaliler  yaşanır.

 

Önceleri otizmin anne-çocuk ilişkisinden kaynaklanan bir sorun olduğu düşünülürken,  1980’lerden sonra nöro-biyolojik temelli gelişimsel bir sorun olduğu kabul görmektedir.  Otizmin etyolojisi karmaşıktır.  Genetik, beyin yapısı ve işlevleri, nörokimyasal ve bağışıklık etmenlerinin rolü üzerinde çalışmalar sürmektedir.

 

Otizmin yaşamın ilk üç yılında (%94)  başlama olasılığı oldukça yüksektir.  Erkeklerde görülme olasılığı

ise kızlara göre (4-5:1) daha yüksek tir.

%5-10’unda özel yetenekler (savant) bulunur.

%20-25’i normal zeka düzeyindedir.

%70-75’inde zihinsel gerilik vardır.

%40 <50-55

%30  50-70

%30 >70

 

Otizmle ilgili gerçekler

 

 

Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda otizm  görülme oranı giderek artmaktadır.

1990’dan beri, otistik olarak tanımlanan çocukların sayısında %25 artış olduğu söylenmektedir.

Artık nadir görülen bir hastalık olarak kabul edilmemektedir.  Tanı ölçütlerinin değişmesine ve gelişmesine bağlı olarak daha iyi tanılamanın ve duyarlı tanı araçlarının artışının, bozuklukla ilgili toplumun farkındalığının ve teknolojinin gelişmesinin, otizmin tanısında artışa neden olduğunu söyleyenler ve bu sava karşı çıkanlar var.

 

Otizmde üç alanda sorun yaşanır:

 

KARŞILIKLI SOSYAL ETKİLEŞİMDE BOZULMA

 

SÖZEL VE SÖZEL OLMAYAN  İLETİŞİMDE BOZULMA

 

KISITLI, YİNELEYİCİ DAVRANIŞLAR VE İLGİLER    

 

 

DSM-IV TANI ÖLÇÜTLERİ

12 belirtiden en az 6 belirti olmalıdır:

 

Otistik çocuklarda,

 

Bebeklik Dönemleri

 

Otistik çocukların motor özellikleri:

 

Nasıl öğrenirler?

Genellikle dokunma, koklama duyularını kullanırlar. Nesneye dokunur, parmakları ile yoklar ve koklarlar. Nesneleri ağızlarına sokup, yaladıkları da görülür.

 

Kimler risk taşır?

 

 EŞLİK EDEN BELİRTİLER/ BOZUKLUKLAR

 

AYIRICI TANI

 

GİDİŞ

Yaşam boyu süren bir bozukluktur.

Zeka düzeyi ve dil becerileri gidişi (bağımsız yaşam becerileri ve eğitimlerini) etkilemektedir.

 

DEĞERLENDİRME

1. Psikolojik-psikiyatrik bir görüşme yapılarak çocuk ve aile ile ilgili bilgi toplanması

2. Çocuğun görüşme sırasında gözlenmesi

3. Mümkünse evde, okulda, akranları ile bir oyun sırasında gözlenmesi de çok bilgi vericidir.

    Evde aile çocuğu kameraya alabilir. O kayıtlar da uzmana önemli bilgiler sağlar:

 

4. Çocuğun belirtilerinin, gelişimsel-bilişsel düzeyinin testler ve ölçekler ile değerlendirilmesi

5. Diğer ilgili kliniklerde değerlendirmelerin yapılması (KBB, nöroloji, genetik, metabolizma....)

 

DEĞERLENDİRME

 

TEDAVİ

 

 

İlişki ve iletişimin hızlı bir biçimde geliştirilmeye çalışılması önceliklidir. Çocuk ruh sağlığı ekibi, aileye bilgi vererek, rehberlik ederek ve model olarak  bu konuda gerekli desteği sağlar. Ailenin ilgisi, katılımı ve sürekliliği koruması gelişmede çok önemlidir.

 

İlişki ve iletişimi arttırmak için:

        Örn: “Su mu istiyorsun?” (ikinci tekil şahıs-soru) “ Ali su istiyor” (üçüncü tekil şahıs) yerine “Su istiyorum”

 

Daralmış ilgi alanını geliştirmek için:

 

EĞİTİM

Otistik çocukların ilişki kurma becerilerinde kıpırdanmalar başlar başlamaz okul öncesi eğitime (bir saatten-yarım güne giderek artan) ve özel eğitime (yapılandırılmış eğitsel programlar) başlatılması  çok önemlidir.