Erken çocukluk yıllarında başlayan bir hastalıktır. DEHB bulunan çocukların dikkat süreleri akranlarından çok daha kısadır. Evde ve okulda dikkatlerini yoğunlaştırmakta zorluk çekerler, çünkü onlar önemli-önemsiz duyumları ayırt etmekte zorlanırlar. Sınıfta hem öğretmeni duyarlar, hem caddedeki arabayı, hem de yandaki sandalyenin gıcırtısını. Aynı şekilde, hem ders anlatan öğretmeni görür, hem tahtadaki resimleri, hem de yanındaki arkadaşının kazağındaki çizgileri. Odaklanmakta o denli zorlanırlar ki, büsbütün vazgeçerler. Sadece ilgilerini çokça çeken heyecanlı bir film ya da bilgisayar oyununa konsantre olabilirler ve aileler bu nedenle ‘isterse yapar’ düşüncesine kapılır.

Yaşıtlarına oranla fazlaca hareketlidirler. Elleri dursa, ayakları durmaz. Uzun süre aynı yerde oturamazlar ve çok konuşmalarıyla dikkat çekerler.

Davranışlarını organize edemezler ve planlı çalışamazlar. Genellikle, sonunu düşünmeden eyleme geçerler. Tehlikeyi kestiremezler ve çok zaman küçük kazalara maruz kalırlar.

DEHB üç temel belirti kümesinden oluşur:

Dikkat Eksikliği:

belirli bir işe ya da oyuna dikkat vermekte zorlanma
dikkatin kolayca dağılması
dikkatsizlikten kaynaklanan hatalar yapma
başlanan işin yarım bırakılması
kendisiyle konuşulurken, dinlemiyormuş gibi görünme
görev ve etkinlikleri düzenlemekte zorlanma
ev ödevi, ders içi etkinlikleri gibi yoğun zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınma
etkinlikler için gereken eşyaları kaybetme
günlük etkinliklerde unutkanlık
Aşırı Hareketlilik:

oturduğu yerde kıpırdanma, ellerin ayakların oynatılması
belirli bir süre bir yerde oturamama, sürekli hareket etme
gereksiz yere sağ sola koşturma, eşyalara tırmanma
sakin bir biçimde oyun oynayamama ya da başka bir işle uğraşma
çok konuşma
İmpulsivite/Dürtüsellik:

sorulan soru tamamlanmadan yanıt verme
sırasını beklemekte güçlük çekme
başkalarının sözünü kesme ya da oyunlarında araya girme
sonucunu düşünmeden koşma, itme, çekme
Diğer yandan, DEHB bulunan çocuklar çok zaman sempatik, şeffaf, yaratıcı, coşkulu ve empati sahibi olurlar.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun üç ayrı biçimi vardır:

Dikkat eksikliğinin önde geldiği tip: Dikkat eksikliği belirtileri ön plandadır. Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ya yoktur ya da kayda değer şiddette değildir.

Aşırı hareketliliğin ve dürtüselliğin önde geldiği tip: Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirgin olarak vardır. Dikkat eksikliği belirtileri vardır, ancak önemsenecek şiddette değildir.

Birleşik tip: Hem dikkat eksikliği, hem de aşırı hareketlilik – dürtüsellik belirtileri tanı alacak kadar şiddetlidir. En sık görülen tip birleşik tiptir.

Tanı nasıl konur?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun varlığından söz edebilmek için belirtilerin yedi yaştan önce başlaması, okul ve ev gibi en az iki ortamda görülmesi, süreklilik göstermesi ve günlük yaşamı etkileyecek boyutta olması gerekir.

Okul öncesi çocuklarda tanı koymak zordur, çünkü küçük çocukların çoğu hareketlidir ve davranışları değişkenlik gösterir. Bu durumda en önemlisi zaman içinde değerlendirme yaparak gelişimin izlenmesidir.

Değerlendirme yapan uzman, klinik gözlemleri, muayene bulgularını, psikometrik test sonuçlarını aile ve öğretmenden aldığı bilgilerle birleştirerek tanıya ulaşır.

Tanı koymak kolay değildir, çünkü aile içi problemler, sağlık problemleri, öğrenme güçlüğü gibi sorunlar da çocuklarda hareketlilik ve kaoslu davranışlara sebep olabilir. Her ne kadar DEHB belirtileri mevcut olsa da, böyle bir durumda çocuk DEHB tanısı almaz.

Nedenleri nelerdir?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun asıl sebebi henüz bilinmese de, bozukluğun oluşumunda biyolojik (nörolojik) ve genetik faktörlerin rolü olduğuna işaret edilmektedir. DEHB’li çocukların beyinlerinin ön kısmında ve limbik sistemde bulunan kimyasal ileticilerin (neurotransmitterler) çalışmasında bozulma olduğu bilinmektedir. Beynin bu bölgeleri konsantre olma, planlama, davranışları kontrol etme, hafıza, motivasyon konularında önemli rol oynamaktadır.

Gebelikte ilaç ya da alkol gibi toksinlere maruz kalma, enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı ve beyin travması bu çocukların özgeçmişlerinde daha sık bildirilmiştir.

Çevresel faktörler ya da aile tutumları DEHB oluşmasına neden olmaz. Ama bulguların artmasında ya da azalmasında ve ek sorunların çıkmasında etkisi vardır.

DEHB kalıtsal bir hastalık mıdır?

DEHB kalıtsal yönü olan bir hastalıktır. Anne ya da babada DEHB olması çocukta bu hastalığın görülme riskini %50-60 oranında artırmaktadır. Yakın akrabalarda görülmesi ise riski %10-30 artırır.

DEHB’in görülme sıklığı nedir?

Çocukların %1’i DEHB’in ağır şeklini yaşar. Diğer şekillerinin görülme sıklığı %2-4 arasındadır. Erkek çocuklarda kız çocuklara oranla daha sık rastlanır.

Tedavi nasıl yapılır?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda ilaç tedavisi son derece etkilidir. Uyarıcı ilaç ‘metilfenidat’ sayesinde dopamin kimyasal iletici sistemi daha iyi çalışır ve hedef belirtiler olan dikkatsizlik, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik üzerinde önemli derecede azalma görülür. Kimyasal iletici (neurotransmitter) üretimi yaş ile arttığı için DEHB’li çocukların bir kısmında erişkin yaşlarda şikayetler kendiliğinden azalır.

Ailenin hastalık hakkında bilgi ve destek alması çocuklarına doğru yaklaşımda bulunmaları için önemlidir. Bu çocukların daha fazla düzene ve kurallara ihtiyacı vardır. Enerjilerini boşaltıcı etkinliklerde bulunmaları gerekir.

Uzmanın öğretmene hastalık hakkında bilgi vermesi ve iletişim içinde olması önemlidir. Öğretmen, kendisine saygısı ve güveni azalan çocuğun başarılı olduğu alanları bularak, onu desteklemelidir ve planlı çalışmasında yardımcı olmalıdır.

DEHB’de başarı ile kullanılan Davranış Terapisi’nde çocuğun güçlüklerle başa çıkma becerisinin geliştirilmesi hedeflenir. Çocuk organize olmayı ve zamanı iyi kullanmayı öğrenir.

DEHB tedavisi itinalı yapılmalıdır. İlk görüşmede, anne, baba ve çocuğun seansa gelmesi istenilir. Aileden detaylı bilgi alınır ve DEHB belirtileri olan çocuğa yaşına uygun psikometrik testler yapılır, aynı zamanda çocuğun öğretmeni ile iletişime geçilir. DEHB tanısı konulduktan sonra tedavi süreci başlar. Terapinin ilk seansında anne ve babaya hastalık hakkında bilgi ve DEHB li çocuğa yaklaşım ve eğitim hakkında bilgi verilir. Aynı zamanda aile başa çıkamadığı sorunları paylaşır ve uzmandan destek alır. Çocuğa davranış terapisi verilir. DEHB li çocuklar önce eyleme geçer sonra düşünür ve bunun faturası kendilerine oldukça yüksek olarak kesilir. Davranış terapisinde çocuklarla DUR- DÜŞÜN-YAP programı üzerinde calisilir. Programda farklı problemler sunulacak ve çocuk sunulan problemi, 5 adımda çözümlemeyi öğrenecektir. Çocuklarla bakarak ve dinleyerek ilgilerini tek bir konuya vermeleri konusunda çalışma yapılacaktır. Çocuğun benlik saygısının artırılması ve arkadaş edinmesi hedeflenir. Gevşeme egzersizleri yapılır. Ödül yöntemi uygulanır. Bu görüşmeler bireysel olarak yapılır. Görüşme esnasında çocukta depresyon, kaygı gibi sorunlar görünürse, seans esnasında bu konulara da ilgi gösterilir.

Aşağıda seansların içeriği özetlenmiştir:

İntake dönemi:

1.seans: İlk görüşme: Anamnez (hastalığın öyküsü) alınır, yani aile ve çocuk yakınmalarını bildirir. Yakınmalarının ayrıntıları öğrenilir, değerlendirilir.

2.seans: İkinci görüşme: Çocuğa testler uygulanır, aileden izin alarak çocuk hakkında bilgi edinmek için öğretmenle iletişime geçilir.

Tedavi sürecinde:

1.seans: Aileye bilgi ve destek verilir. Ailenin onayı olursa çocukta ilaç tedavisi başlatılır. Öğretmene çocukla ilgili tavsiyeler verilir.

2. ve 3. seans: Çocuğa davranış terapisi verilir.

4. seans: Aile ile gidişatı değerlendirme (ilaç ve terapi). Kardeş (ler) varsa bu görüşmeye dahil edilir ve olası problemler değerlendirilir.

5. ve 6. seans: Çocuğa davranış terapisi ve sonlandırma.

DEHB tanısı konulan çocukların aileleri ve öğretmenleri ile işbirliği yapmak gerekecektir. Tedavi planı bir paket şeklinde sunulacaktır. İlaç tedavisi kullanan çocukların seanslar bittikten sonra takip için gelmeleri gerekecektir.

Tedavi edilmeyen çocukları bekleyen riskler nelerdir?

DEHB’li çocuklar orta ya da üst seviyede bir zekaya sahip olsalar bile, eğitimlerine yeterince odaklanamadıkları için, bir yere kadar kompanse edebileceklerdir ve bu yüzden okul hayatlarında başarısızlık yaşayacaklardır.

Tedavi edilmeyen çocuklarda depresyon, kaygı bozukluğu, tik bozuklukları ya da davranış bozuklukları oluşabilir. Çevresindeki insanlar tarafından sürekli eleştirilen çocukların özgüvenleri azalır. Dürtüsel davrandıkları için, antisosyal davranışlar geliştirebilirler.

Araştırmalar bu çocukların ergenlik döneminde alkol ve madde kullanımına daha yatkın olduklarını saptamıştır. Bu durum gelecek yaşamları açısından önemli risk oluşturur.

Tüm bu nedenlerle, erken tanı konulması ve etkili bir tedaviye zamanında başlanması son derece önemlidir.

Çocuk Psikolojisi ve Aile Danışma Psikoloğu Seher SAYAN

Site modified by http://www.crystalstudio.net